Dünyada sadece 2 güç vardır. Hangisini takip edeceğimiz
tamamıyla bize kalmıştır. Ya yüzünü güneşe çevirir gölgeni arkanda bırakırsın,
ya da sırtını güneşe çevirir önüne düşen gölgeni takip edersin.
İnsanların çoğu yaşamın
sadece fani tarafını görerek sürdürürler hayatlarını. Sadece çok azı dünyada
gördüğü her şeyin ölümsüz ve sonsuz tarafının olduğunu bilirler. Bunun
farkındalığında yaşayanlar aslında gördüğümüz bu hayatın bizim tüm idrakın
ötesinde olan gerçek yaşamın sadece bir gölgesi veya yansıması olduğunu
bilirler.
Biz karanlık bir dünyada yaşıyoruz ve karanlığımızı özümüzdeki gerçekliğimizle karıştırıyoruz. Güneşle, aydınlıkla, Yaradan ile aramıza girip gölge düşüren tek şey egomuz, nefsimiz. Egomuz bizi tek olan gerçeklikten uzaklaştırıp dünyaya yerleştirilmiş birçok sanal materyallerle oyalıyor. Gerçekte var olmayan bir realitede sınırsız arzuların, maddelerin peşinden gidiyoruz. Kişi birinden diğerine koşturuyor. Çünkü bir şeyi elde etme hazzını doldurduğu anda arzu kayboluyor.
Bize
geçici bir tatmin veriyor. Tekrar haz elde etmek için başka bir arzunun
peşinde koşuyor. Egomuz her daim haz almak için vardır. Fakat yanlış bir
realitenin peşinde olduğumuz için elde etmek istediğimiz materyal ne olursa
olsun elde ettiğimiz an hazzımızın kaybolacağı kaçınılmazdır. Aslında burada
algımızı ve realitemizi değiştirdiğimizde egomuzu bile avantajımıza çevirebilme
gücüne sahibiz. Bunun üzerinde çalışmış ve başarmış bir kişi egosunun onu
kullanmasına izin vermez ve kendisi onu doğru yönde kullanır. Eşeğini sırtından
indirir ve onu kendi sürmeye başlar. Gerçekliğin güneşini varlığının içinde
bulur ve yüzünü ona çevirerek bir daha asla gölgesini görmez.
Gölgesi kayboldu mu peki? Hayır, hala ordadır, kaybolmamıştır. Fakat arkasında
kalmıştır. Egomuzu yok edemeyiz, bu bizim varlığımızın diğer parçasıdır. Onu
sadece doğru yönde kullanabiliriz. Bu bizim elimizdedir. Varlığımızın tamamı
Yaradan’a uyumludur ve Ona hizmet eder. Hangi isim altında olursa olsun, ışık
yolunda gidenlerin tüm çalışması bundan ibarettir. Güneşle aramızdaki tek engel
egomuzdur, güneşi kapatan bir güneş tutulması gibidir. Aradaki bu engeli
aşabilmenin ve egomuzu kontrol edebilmenin tek yolu hiç durmadan onun
varlığının pratiğini yapmak, her şeyde onu görebilmekten geçer.
Böylece tüm yaşamımız boyunca kendimizi zincirlerimizden özgür kılarak, hiçbir şeyi saklama ihtiyacı hissetmeden, kimseden utanmadan yaşayabiliriz. Gerçekliğin ışığını içimizde yakıp güneşin ışığının dışarıdaki her bir noktayı aydınlatmasına izin verdikçe, bir kuşun gölgesi bile değemez tenimize.