İnsan olarak yaşadığımız tüm olaylar, bulunduğumuz tüm
durumlar ve haller zihnimizdeki izlenimlerden ibarettir. Zihnimiz her şeye
duyarlıdır. Hastalık, sağlık, zenginlik, fakirlik, başarı ve başarısızlık vs.
İnsan kendi sonuna kendi
karar veriyor, daha iyi bir ifadeyle, zihninde olup bitenler, onun kader
penceresini belirliyor. Kişinin aklına kendisinin de elinde olmayan ve nereden
çıktığını bilmediği düşünceler, kalbine arzular düşüyor. Ve bir anda kendini
bir şey yapma arzusu içinde bulur. Mesela kiminin hiç parası yokken bile iş
kurma, zengin olma arzusu ortaya çıkar, kiminin tüm yaptıklarını kaybetme
korkusu, ailesini veya sağlığını kaybetme korkusu. Kimi hayalleriyle yaşar,
kimi korkularıyla.
Sonuç olarak nereden geldiğini bilmediğimiz düşünceler ve hisler gelir düşer içimize. O an çoğu kişi aslında kendi gerçekliğinin çerçevesini oluşturduğunun farkında değildir. Sonra hayatına her zamanki gibi devam eder.
Yıllar
geçer, fakat tohumu atılan bu arzu ve düşünce kişi bunun farkında bile olmadan
onu sinsice ve istikrarlı bir şekilde hayatına giren binlerce kişinin
düşüncelerini idare ederek, binlerce olayı yönlendirerek onu takip eder.
Eğer bir
an durup geçirdiğimiz yıllar boyunca içimizde uyandırılan tüm his ve
düşüncelere, bunların bize nasıl geldiğine ve bizi bunlara yönlendiren tüm
kişilere ve şartlara ve asıl önemlisi bunun kaynağına bakarsak görürüz ki bu
kader ve yazgı denilen şey hayat tablomuzun çerçevesini arzularımızı ve
düşüncelerimizi kullanarak çizilmiş.
Buradan şu sonuç
çıkıyor, kaderimiz düşüncelerimizin bir ürünüdür ya da düşüncelerimiz bize
verilen kaderi yazmak için araçtır, belki de ipucudur. Neyin neyden çıktığı ne
fark eder ki sonuç değişmedikten sonra. Fark eden şey bizim bilinçli bir
şekilde yaşamamız, içimizde ve dışımızda ortaya çıkan her şeyi farkındalıkla
karşılamamız. Ağzımızdan çıkan her bir sözü dikkatle ve incelikle kullanmamız,
korkularımızla değil hayallerimizle yaşamayı öğrenmemiz.
Olumlamalar ve telkinle yaşamanın önemini bilmeyenler ellerinde kırbaç ile kendi kaderlerini takip ederler, bunun inceliğini ve önemini bilenler ise sözlerinin efendisidir, bunu doğru şekilde kullanırlar. Sonunda kendilerinin ve başkalarının mutluluk kaynağı olurlar.